Son Haberler

Altınkaka-2

        Çok beğenilen ve tam iki hafta sonra ikincisi vizyona giren filmin galasından alıntılarla karşınızdayız. İlk filmin devamı niteliğinde çekilen bu film, çok daha fazla gişe hasılatına sahip. İşte ayrıntılar...


Kış mevsiminin iyice kendini göstermesiyle enerjisini boşaltamayan gezenti anne ile aşırı hareketli çocuk evde olabildiğince birbirlerini yıpratmadan eğitimi atlatmaya çalışıyorlardı. İşine gelmediği zamanlarda azıcık altına kaçıran ve sadece annesi ona çişini sormayı unuttuğunda cici küloduna yapan çocuk, bu tür ekstra durumlar haricinde çişte büyük bir başarı kaydetmişti ama kaka konusu hala çok ciddi bir sorun teşkil ediyordu. Anne, alışkanlık otursun diye bir yere gitmemekte ısrar edince, yoğun özlemden kaynaklanan, çocuğun en sevdiği anneanne-dede-dayı, babaanne-dede-hala voltranları ara ara eve geldiler. Bu boşluklardan yararlanan çocuk, akşama kadar tuttuğu taşlaşmış cismi salıveriyordu. Anne alışmıştı bu duruma. Elbette böyle gitmeyecekti, bir gün öğrenecekti, zamanı vardı. Sonuçta kaka da günün her saatinde sıklıkla yapılan bir şey değildi. Çişe duacıydı.

Anne durumu böylece kabullenmişken, annenin kafasındaki şeytanları dürtmekte üstün başarıyla sahip baba kişisi, anneyi çok gizli bir görüşmeye davet etti. Ana başlığı 'soğuk suyla popo yıkama' olan toplantıdan evet oyu çıkmadı. Çocuğun kendilerini dinlediğinden habersiz vicdansız ebeveyn, ertesi gün çocuk durduk yere' Annecim soğuk suyla yıkama olur mu' deyince çok üzülecekti, söylediklerinden utanacaktı. Yürekleri parça pinçik olacaktı. Anne zaten öyle bir şey yapmayacaktı fakat bunu duyunca yine de çok üzüldü. O günden sonra kakasını altına yapmayan çocuk, yeni bir tarz olarak kakasını tutmaya başladı. Hangisinin daha kötü olduğuna karar veremeyen anne, müthiş bir dilemma yaşıyordu. Kaka geliyor nidalarından sonra lazımlığa oturuluyor, daha oturur oturmaz kalkılıyor, külodu çekemeden tekrar oturuluyordu. Bu işlem onlarca kez tekrarlanıyordu ta ki kapıya dayanan yumurta daha fazla içeride bekleyemeyecek duruma gelinceye kadar. Keçi .oku boyutlarında bir parçadan sonra meraktan göbeğinden çatlamış olan çocuk, hemen ayağa kalkıp kakasına bakıyor, yaptığına tatmin oluyor, geri kalan yumurtalar ise gün içerisinde aynı zorluklarla çıkarılıyordu.

Sevindirici haber, geçen gün bir merdiven daha çıkmalarıydı. Yumuşak yüz, tatlı dil her şeyin anahtarıdır mantığıyla hareket eden anne, sonunda ürünleri biçiyordu. Çocuk küloduna yapmadığı için, kakanın üzerine sürülmediğinden memnun, annesini sevindirdiğinden dolayı musmutlu, ödül gofretlerini yerken kendisini adeta rüyadaymış gibi büyümüş hissediyordu. Bu onun için çocukluğa doğru büyük bir adımdı, sevinci içine sığmıyordu. Kaka olayı gündemden yavaş yavaş çıkıyor derken, tüm bu olanların beden ve kafa yorgunluğu gündüz uykularını çok derinleştirdi ve gündüz uykularında çişini altına yapmaya başladı. Yaptığına dair hiçbir fikri yoktu. Yorgan üzerinde, hiç istifini bozmadan, sıcak sıcak yatağa bırakılan sıvı, belki de ona uyumaya devam etmesini telkinliyordu. O kadar derin uyuyordu ki, anne 2-3 ay kadar duruma müdahale etmemeye kadar verdi.

Bütün bu süreçler içerisinde anne ve çocuk için en can sıkıcı olan şüphesiz ki gece saatleriydi. İki saatte bir, çocuğun muhtemelen kabus sandığı lazımlık üzerinde geçen, 2-3 kez baştan ayağa titreyerek üst baş değiştirilen bu geceler fazlasıyla can sıkmaya başladı. Nedense son zamanlarda alarmın kurulduğu saatlere bir türlü denk getiremiyorlardı. Bu durum tüm başarıyı çöpe atabilirdi, çocuk resti çekmek üzereydi, yüzünden belli oluyordu. Yine gecelerden bir gece, bağıra çağıra 4 kez üst baş değişimi yapan anne, bu duruma bir sonraki geceden başlayacak şekilde el koyması gerektiğini anladı, çocuk ta kendisi de çok yıpranmıştı zira.

Şimdiye kadar gece bezine başlamamasının tek sebebi, kitaplarda yazan gece-gündüz karmaşasına mahal vermemek olan anne, bu safsatalar için daha fazla yıpranmaya gerek görmedi. Çocuğun küçük olduğunu, bilerek yapmadığını, kaslarının gece tutabilecek kadar gelişmediğini, anneyi uyandırabilecek kadar hafif uyuyamadığını çok iyi biliyordu. Dün gece, çocuk iyice uykuya dalınca giydiriverdi bezi. İşte bu kadar, kuralları yıkmak bu kadar basitti. Kış uykusu tadında öyle güzel bir uyku uyumuşlardı ki ikisi de...

Ertesi gün, bezi farkettirmeden çıkaran anneye, 'Bak anne külodum kuru' diyerek ve gönyeyle 180 çizilmiş ağzıyla uyandı çocuk. Koca bir öpücüğü de ihmal etmedi. Korkulduğu gibi hiç te bu durumu kullanma çabasına girmedi, klasik bir gün geçirdiler. Gece bezine bir süre devam etme kararı alan anne, büyüdüğüne üzülse mi sevinse mi bilemeden, meleğinin cennet kokusunu kokladı ve uyuyacağı güzel uykuyu düşünerek hayallere daldı.




0 Yorum Yaz “Altınkaka-2