Bu yazı dizisi; yaş
araları çok fazla olmayan, en az iki çocuklu ailelerin günlük yaşantısına
örnektir. Henüz hiç çocuğu olmayanlar için korkutucu ve
tiksindirici, sadece tek çocuklular için kınanan, ayıplanan durumlar
içerebilir. Gezici aile planlaması ünitesi şeklinde dolaştığımız
bugünlerde, darısı başınıza dileklerimle!
Gittiğiniz yerde deprem olması veya çocuklarınızın çok ciddi
bir rahatsızlık yaşama ihtimali yok denecek kadar az, bu yüzden burun
aspiratörü, öksürük şurubu, ateş ölçer, pişik kremi gibi evde bile neredeyse
hiç kullanmadığınız malzemeleri boşa yüklenmeyin, acil durumda müdahale edecek
ekip siz değilsiniz. İkinci önemli kural,
mantıklı olun. Üzerine işerse diye bir badi aldınız, hadi kustu ikinci badi,
hadi kakası paçalardan bile taştı üç badi, bir iki üst alt grup falan tamam,
ama abartmayın. Sanki uzaya çıkıyormuşsunuz da bir daha eve dönüş tarihiniz
belli değilmiş gibi tüm gardrobu yüklenmenize gerek yok. Zamanla daha az
malzemeyle daha çok iş görecek kapasitede eşya yüklemesi yapmayı öğrendiniz elbette
ama aklınız iki bebeyle daha çok karışacağı için yine de dikkatli olun. Üçüncü önemli kural
ise, ruh sağlığınız ve aile kurumunuzun devamı için arkanızda bıraktıklarınızı
tamamen unutun. Babası biz şunu da evde unuttuyduk, ay keşke şunu da yanımıza
alsaydık, vah vah, tüh tüh yasak. Kalan, ayaklanıp geri size gelmeyeceğine göre boşa
moral bozmayın. Emin olun, almadığınız şeyin eksikliği çocuğunuzu öldürmez.
Planlı gezi candır. Eğer planlı bir gezi ise banyo yapmaya da zaman var
demektir. En son ne zaman banyo yaptığınızı muhtemelen hatırlamıyorsunuz. Hele
de çocuklara zararlı diye parfüm kullanmayı bıraktıysanız doğru banyoya. Bebeleri,
çok emin olamasanız da babaya satın. Kokuşmadan önce kusmuk ve sümük lekelerinden
arının, tırnak izlerine krem sürün. Azıcık insan olmayı deneyin.
Ne giyeceğinizi çok düşünmeyin, giyinebildiğinize şükredin yeter. Sizden önce giydireceğiniz üç kişi daha var. Kış gününde kısa kollu, yaz gününde mont giymek isteyen, odalar arası sizi peşinde koşturan bir velet, astronot giydirildiğinde robota dönen, elini kolunu kımıldatamadığı için son seste çığlıklar atan bir adet veledi şahane, yan odadan ' Hanım, bugün ne giyeceğim? ' diye seslenen bir adam. Çıldırmak üzeresiniz. Panik yok. Temiz olanlardan uyumlu uyumsuz bir şeyler bulun, kırışıklıkları elinizde ütüleyin. Zor bela giydirdiniz ama o da ne? Son anda giydirdiğiniz şeyin üzerinde leke gördünüz. Şöyle bir karşıya geçin, alıcı gözle bakın. Sadece siz görebiliyorsanız sıkıntı yok. Hadi hayırlı olsun, tarz olmasanız da giyindiniz.
Ne giyeceğinizi çok düşünmeyin, giyinebildiğinize şükredin yeter. Sizden önce giydireceğiniz üç kişi daha var. Kış gününde kısa kollu, yaz gününde mont giymek isteyen, odalar arası sizi peşinde koşturan bir velet, astronot giydirildiğinde robota dönen, elini kolunu kımıldatamadığı için son seste çığlıklar atan bir adet veledi şahane, yan odadan ' Hanım, bugün ne giyeceğim? ' diye seslenen bir adam. Çıldırmak üzeresiniz. Panik yok. Temiz olanlardan uyumlu uyumsuz bir şeyler bulun, kırışıklıkları elinizde ütüleyin. Zor bela giydirdiniz ama o da ne? Son anda giydirdiğiniz şeyin üzerinde leke gördünüz. Şöyle bir karşıya geçin, alıcı gözle bakın. Sadece siz görebiliyorsanız sıkıntı yok. Hadi hayırlı olsun, tarz olmasanız da giyindiniz.
Küçük uyusun ondan sonra, o uyandı bu sefer de büyüğün öğle
uykusu geldi. Aman bölünmesin şimdi yollarda, uyusun da öyle çıkarız diye diye
saatlerdir evdesiniz, bir türlü çıkamadınız. Çıkamadığınıza mı yanarsınız, evde
tonla iş var ama uyudukları için süt dökmüş kediler gibi kanepe üstünde
pinekleyip sessiz sinema oynadığınıza mı yanarsınız, artık orasını bilmem. Bir uyku seansı daha başlamadan çocukları
torlayıp toparlayın. Biliyorum, en ufak bir ayak sesinde bile uyanan veletleriniz
var, uyusaydı da öyle çıksaydınız süper olurdu ama düğünlerde bile uyuyan
cinsten bir velediniz yoksa bu döngü böyle devam edecek. Şansınıza söylenerek,
uyumak isteyen araba da da uyur düsturuyla arabaya binin. İnanmasanız da bunu
kendinize tekrar edin. Bakın, şükür yola
çıktınız bile.
Kontak çalışmasının ardından gelen ufak sessizlik fazla
sürmez, arka koltuktan gittikçe yükselen ne/ neden/ niçin soruları eşliğinde duyulan
bebek ağlama sesini, önce radyo sesiyle bastırmaya çalışın. Tüm müzik
tarzlarını ve ses seviyelerini deneyin, oyuncak tutuşturun, el çırpın, konuşun.
Küçük velet hala susmadıysa, derhal arkaya geçin. Hem iki çocukla sizin ön koltukta oturmak
neyinize, naş naş! İki tane araba koltuğu arasında, alnınızdan ve
bilimum yerlerden terler akarak eziş büzüş, büyük çocuğun hiç susmayan çenesi
altında küçüğün karnını doyurun. Bingo! Uyuduysa şanslı gününüzdesiniz. Ama
uyumadıysa alnınızdan akan teri silerek ve derin nefes alarak yola devam edin. İlk
on beş dakikada uyumadılarsa, bundan sonra sakın uyumalarına izin vermeyin. Tüm
çabalara rağmen varış noktasına 3 dakika kala uykuya dalan veletler için artık
yapılacak hiçbir şey kalmamıştır. Kontağın kapanması sonucu cin çarpmışa dönüp
mızmızlanmayla başlayan misafirlik veya gezi için başarılar ve sabırlar
dilerim.
İki bardak çay bile içemeden, üzerinizden tır geçmişle devreden düşmüş arası bir halde, misafirlikten nihayet kalkma aşamasına niyetlendiniz. Gittiğiniz yerden kalkmak için
çocuklarının gece uykusu zamanından yarım saat önce toplanmaya başlayın. Toplanma
işini yabana atmayın, hiçbir zaman dönüşte aynı bavula bir türlü sığamayacaksınız.
Doğurganlık özelliği olan çanta, en az ikiz poşet doğurur. Şöyle oda oda
dolaşın, dolaştıkça kapı arkası, koltuk altı vs gibi yerlerden nevale çıkar,
onlar için ekstra poşet daha isteyin. Kirli temiz ne varsa sığanları çantaya,
sığmayanları ekstra bir poşete daha tıkıştırın. Bu esnada iyice huysuzlanan
çocukları sakın uyutmayın, yolda uyanmalarını riske atmayın. ( Düğünlerde
uyuyan cinsten veya da hallaç pamuğu gibi oraya buraya savurunca bile uyanmayan
çocuklar istisna ). Tam tamam dediniz, çıktınız. Arkanızdan ev sahibi çağırdı
elinde poşetle. Bunu da unutmuşsunuz. Haydi, koşun bir de onu alın gelin. Nihayet
evden çıktınız.
Bir elinize iki poşet, diğer elinize bebek, boynunuza çanta,
göbeğinize ıvır zıvır, parmağınıza büyük çocuğu takarak aşağı indirin, dişinize
anahtarı takın, popoyla kapıyı itin, tüm
uzuvlarınızı tam kapasite kullanın. Uykusuzluktan kriz geçirmek üzere olan
bebeleri koltuklara bağlarken ufak bir sinir krizi yaşayabilir, bir tane
patlatmak isteyebilir, kendinizi en yakın köprüden atmak isteyebilirsiniz. Sanki
az önce uykusuzluktan kriz geçiren kendileri değilmiş gibi kontağı çalıştırır
çalıştırmaz susan veletlerin cin bakışları sizi korkutmasın, bir süre sonra pestil kıvamını
alacaklardır. Şimdi koltuğunuza yaslanın. Eve gidince daha çok iş var, yolun
ve gecenin sessizliğini çıkarın.
0 Yorum Yaz “Tatia, nerde kaldın? - Evden çıkış ve eve dönüş bölümü”